şimdi de işyerimiz taşınıyor bir haftadır her yerde koliler evdeki son koliyi bu pazar günü açmış olmanın ardından pazartesi sabahı işyerindeki kolilerle karşılaştığımda kelimelerin kifayetsiz kalacağı bir kısırdöngüde hissettim kendimi :) haftabaşından beri münkirim, sanki böyle bir şey yokmuş, benden başka herkes taşınacakmış ben burda kalacakmışım gibi davranıyorum ama buraya kadarmış tabii, bugün itibariyle kolileme çalışmalarıma başlıyorum, başka gün olmadığından bugün tamamlamam gerek Heyhat! profesyonel kolici değil miyim, neyini dert ediyorum allaansen :) bu gitgellerim ve dengesizliklerim de ayrı bir vaka, ama sonuçta maddenin bile 3 hali var benim neden aynı postun içinde iki halim olmasın sorarım size neden olmasın ? neden olmasın güzel günlerimiz neden olmasın :))
Minik kuzum, büyüyorsun, inanılmaz bir hızla, kimse ne olup bittiğini anlamadan bu hafta sonu ağzım açık izledim seni, söyleyebildigin kelimelere inanamadım "ayakkabu, poytakal, tomatis, iigeceley" gibi :) her sabah -ve dilerim ömrünce- gülücükler içinde uyanıyorsun "meme koy" deyip emziğini ağzından çıkarıp komidininin üzerine bırakıyorsun rüyanda ne gördüğüne bağlı olarak ilk kelimelerin rüyanı yaşamamış biri için epey garip oluyor. dün "hala kalk düt düüt oluy" diyerek uyandin artık rüyanda halanla arabada bir yere mi gidiyordunuz, nerelerde geziniyordunuz bilemem, ama neşene bakılırsa arabayı sen kullanıyordun :))) bir bebek bakmanın en zor yanı ne zaman ne sıkıntısı olduğunu anlamamaktır seninle bu evreyi artık neredeyse tamamen kapattık acıkınca "düt ya da ham hatta bazen tooyba" diyorsun tuvaletini yapınca "kaka, püüf, ea" acıyan yerini gösteriyorsun, bazen işi ciddiye alıp yeniden canlandırma yapıyorsun canın sıkılınka "kalk, gez hadi boya" nasılsın deyince "iiiyim" uykun gelince evin içinde "tübüü" diye aranmaya başlıyorsun uzun lafın kısası sen oldun artık süpersin ya da senin deyiminle "suuupppeyy"
yolculuk ilginçtir. yaşamın sürekliliği içinde, başlı başına kesitler oluşturur. dağlardan, deniz kıyılarından, kentlerden, gecelerden geçilir. insanlardan geçilir. Irmaklar görülür. insanlar görülür. kalabalık ya da bomboş istasyonlar belirir. sonra herhangi bir ormanla karşılaşırsın, belki birkaç gün önce geçtiğin bir orman. bir kent, ağaçların kızıl kahverengiliğini, yeşilliğini, çıplaklığını algılamış mıydım, diye sorarsın kendi kendine. yol kıyısında bir başına bir çocuk durur. büyük bir siyah şemsiye tutar elinde. yeşil, yün örgüsü bir başlık giymiştir. elinde gene yeşil, çırtlak yeşil bir plastik torba tutuyordur. yanı başında güttüğü iki koyun durur. çocuk, kendini bürüyen yalnızlığın, boşluğun bilincinde değildir. ve diğer dünyaların. her insanın oluşturduğu bir bütün dünyanın. sonra yol ilerler. dünyalara açılan yeni yaşamlardır yolculuklar.
Ve yaşam yalnız rüzgâr, yalnız gökyüzü ve yalnız hiç değil mi?
Cesare Pavesa
son yolculuğuna çıkan anneanneme sevgi ve özlemle...