Bugün
annem geliyor, nasıl büyük mutluluk.. Önce annem gelecek, sonra kardeşim ve
babam! Çok durmayacaklar biliyorum, neyse ki ablam hep buralarda. Kısa bir süre
de olsa her ferdine bayıldığım aileme kavuşmuş olacağım.
Küçükken
anneme hayrandım belki de her kız çocuğu gibi. Ama benimkisi hiç geçmedi.
Annem
öğretmen olmasına rağmen benim için sadece anneydi, çocukluğumu düşününce onu
hep mutfakta hatırlarım. Annem olmayan vaktiyle şipşak şahane şeyler yapardı
mutfakta. Bütün herkes annemin pastalarından bahsederdi, bir çeşit efsaneydi o J
Şimdi
ben... Mutfakta... Annemin mutfakta iş yapışını mutlulukla izlediğim kareler
gözümün önünde. Açık gri kareli bir elbise giyerdi. Kestane rengi saçlarını
omuzlarının üzerine dökerdi. Allahım, nasıl da güzeldi. Mutfak masasında oturur
onu seyrederdim. Bir de hep kendi kendine konuşurdu benim annem, hala da
konuşur. Mesela bir fasulyeye dönüp “sana orda süzgecin içinde dur dedim di mi?”
ya da tavaya dönüp “biraz kızarın demiştim yan mı dedim ben şimdi simsiyah
oldunuz?” “oooh yusyuvarlak oldunuz işte ne güzel” filan diyebilir. Sonra annem
akan suyun altında ellerini durulayıp durulayıp mutfak havlusuna silerdi, o
hareketi birebir kopyalamışım sanırım, bazen mutfakta suyun altında ellerime
bakıp annemin ellerini görüyorum.
Öylece
oturur annemi dinler, izlerdim. Annemin susmasını hiç istemezdim, onun
sebzelerle eşyalarla muhabbeti benim keyfimdi. Mırıldandığı şarkının her
kıtasının sonunda durup “ah bir de sesim olsa” deyişine bayılırdım.
Niye
anlattıysam şimdi bunları, annem geliyor işte bugün, özetle çok mutluyum J