
7 yıl önce bugün
sabah erkenden -zaten uyunamamış bir geceden- kalkacağız.
Cafe Vien'de rahat ve geniş bir kahvaltı yapacağım ben ailemle birlikte.
sanki akşama düğün yokmuş, hiç koşturmacaya telaşa mahal yokmuş gibi, öğlen üstü kuaföre gideceğim. Sonra uzadıkça uzayacak işler makyöz, fotoğrafçı, trafik vs derken kendi düğünümüze 1 saat geç kalacağız :)
dün akşam bu pastayı yaptım keyifle, bu akşama tad katsın diye.
7 koca yıl olmuş, 7 keyifli yıl.
Soruyor insanlar bunca zaman hiç değişmedi mi diye
değişmeyen ne var ki hayatta, bu kadar sürede değişmeyen bir şey olabilir mi
ben değiştim bir kere, 23 yaşında bir kızken 30 yaşında bir yetişkin oldum
nasıl değişmeyelim
yaşamak tüm devinimleriyle zaten zamanın içinde değişmek değil mi
çok mutlu olduğumuz, birbirimizi kırdığımız, gülmekten yorgun düştüğümüz, kaprislere gömüldüğümüz, saatlerce sustuğumuz, sabaha kadar konuştuğumuz, heyecandan öldüğümüz, yalnız kalmak istediğimiz, sımsıkı sarıldığımız zamanlarla dolu 7 yıl.
aslında bu yazıyı aşka ve ikili muhabbete dair sağlam klişelerle doldurabilirim, zira pek çoğuna inanıyorum :)
aklımdakilerin çoğunu içime atıp kestirme bir ifadeyle bitireyim.
Düşünerek sevmek, aklınla, özünle sevmek, heyecanlanmak diye bir şey varmış ve bu da birlikte yaşam kültürünü oturtup, yıllarla sosladıktan sonra daha da lezzetleniyormuş, ben bu 7 yılda bunu öğrendim..
güneşin aynasında ben
bende bi düş
düşte bi cocuk
cocukta yol , yolda toz , tozda avuç ,
avuçta kader , kaderde sen
güneşte aksam oluyor
ben düşünürken
düşüncemin çiçeğindesin ...
(bu şarkıyı bulup size çalamadım, dinlemek isteyenler için; ortaçgil-kızılok pencere önü çiçeği albümünde yer almaktadır.)