
Sevgili günlük;
*Bugün 17 Nisan Cuma, hiçbir ekstrası yok sadece Cuma
başım felaket ağrıyor şirkette uzun sure ağrı kesici aradım, herkeste apranax var
açık ofisin ortasında apranax’ı içmemeleri, çok ağır olduğu vs konusunda nutuk çektim
başka bir ilaç bulamayınca gittim bir apranax içtim
4 saat geçti, başım geçmedi
Tırım tırım gidip bir apranax daha aldım
Kazağımın koluyla yüzümü kapatarak geçiyorum koridordan
*16 Nisan Perşembe;
sevgili günlük,
öğlen arasında alışveriş yapmak rengarenk ayakkabılar kıyafetler almak hedefiyle ve büyük bir coşkuyla fundi’yle nişantaşına gittik.
Hızlıca bir şeyler yeyip hemen alışverişe geçelim deyip, gördüğümüz ilk kafeye oturduk.
Yemek 55 dk sonra geldi yedik kalktık şirkete döndük
*15 Nisan Çarşamba;
Sevgili günlük,
Eve erken dönmeyi ve bilimum aktivite yapmayı planladığım bugün de hiç planlanmayan bir toplantının esiri oldum, eve gene geç gittim.
Çakıl artık kapıyı açınca "baba" diye çığlık attıktan sonra "anne nerde" demiyor.
Çok bedbahtım.
İşin kötüsü tam gün aylak moddaydım, nerdeyse hiç iş yoktu. Bu işleri bekletip bekletip akşam 6’dan sonraya patlatan bir virus mü var nedir.
Alberto saolsun, keyfim yerine geldi. Şarap, film, sohbet derken akşamın geri kalanını kurtardık, ne güzeldi…
*14 Nisan Salı;
Sevgili günlük,
İnsanı evde annesinin karşılaması olayını unutalı çok olmuş, bu akşam eve gittiğimde kapıyı annem açtı. Resmen duygulandım, burnum sızladı çaktırmadım.
Annem, çakıl, ben matruşka bebekler gibi dizi dizi yanyana oturuyoruz çok komik.
*13 Nisan Pazartesi
Sevgili günlük,
Bu erkeklerin algılamayla ilgili ciddi bir problemleri var, sevgili şehir çocuğu janti alberto 30 küsur yaşından sonra bahçe işlerine merak saldı. Onu diktim bunu ektim çim biçtim filan derken kendini derbeder ediyor. Hafta sonu takriben 40 kere dikkat et yorulma vs dememe rağmen, kendini toprak insanı annemle bir gördüğünden mütevellit bahçede he-man gibi çalıştı.
Sonuç tüm gece yatakta oturdu, bırak uyumayı yatamadı bile.
Sabah işe yanlız gittim, sevmiyorum yalnız sabah hallerini. Illa bir duygusallık gelip basıyor. İstanbul ıslak, köprü depresif. Puff
Neyse ki akşama toparlamıştı.
11-12 Nisan haftasonu
Sevgili günlük,
Cumartesi sabahı çakılı dişçiye götürdük, iyi ve kötü pek çok şey söyledi.
Şu gen olayı ne gıcık yahu, ne sıkıntı olsa genetik deyiveriyor doktorlar. İllaki ihale ailede/sülalede kalıyor. Üst çenesi darmış, ortodontik tedavi gerekecek gibiymiş, ama genetikmiş yapacak bir şey yokmuş.
Kuzucum gen belasına pre-ergenlik dönemini çelik çene olarak geçirecek belki de. Neyse düşünmenin efkarlanmanın faydası yok.
Bilimin bir an once gelişip gen ayıklama mertebesine yükselebilmesini bekliyoruz heyecanla. Zira bu süreçte yüzü kızarsa genetik, pişik olsa genetik, cin basıyor insana.
Çok soğuktu bu haftasonu be günlük, caddebostan yürüyüşü yalan oldu.
Bizimkiler ha gayret bahçedeler. Bunca çabaya eşerken bahçede bir küp bulsalar bari…