
Yazar anlatım dili ve kurgu gücüyle ilk sayfalardan itibaren büyülüyor. Yazdıklarının kurmaca olduğunu, okuru kitaba yabancılaştırarak satır aralarında hatırlattığı halde, kurmaca değilmiş gibi okumanızı sağlıyor.
Kitabı hızlıca okuyup bitirdim ve yazarın "Sevgilinin Geciken Ölümü" kitabına başladım.
Keyifli bir tanışma oldu.
Kitaptan altını çizdiğim kısa bir bölüm;
"Mutlusun. Aşıksın. Arzu ile sarıldığın bedenden sende kalan koku kaybolacak diye korkuyorsun. Şu dünya yüzünde, şu hayat içerisinde farklı ve biricik olduğunu hissediyorsun. Sanki sen, eski sen değilsin de başka birisin. Sende gömülü bekleyen ne varsa onun ellerinin dokunuşuyla birer birer açığa çıktığından beri büyük hikayelerin kahramanları gibi yaşıyorsun. Bu kadar yukarı çıktığın için başın dönüyor, korkuyorsun. Varoluşun tahterevallisi senden yana olduğu anda, en tepeye çıktığın anda, aşağıyı görüyorsun. Ayrılık, ihanet, acı, belki ölüm bekliyor seni aşağıda. Aşağıda kaybetmek var. Ne yapacağını bilemiyorsun. Bildiğin tek şey, yükseklik korkusunun aşkı öldürdüğü..."