30 Mayıs 2008 Cuma

istanbul





Ne güzel şehir şu İstanbul
Çarşamba sabah saat:09.00'da sirkeci adliyesindeki duruşmama vapurla gittim
zaten karadan sabah duruşmasına yetişmek çok zor
çengelköy'e taşındığımızdan beri ben de böyle ara ara vapur nimetinden yararlanıyorum
aslında martıları çekerim diye düşünerek almıştım makinemi yanıma
ama sabahın o saatinde hiç martı yoktu
olmasın
İstanbul vardı
zümrüt yeşili deniz
muazzam bir manzara
yaşayan kıpır kıpır bir şehir
trafikte sıkışmadığım zamanlar sahiden seviyorum bu şehri :)

26 Mayıs 2008 Pazartesi

bildiri


biliyorum benden bir bildiri bekliyorsunuz :)

hayretle, heyecanla, kızgınlıkla izliyorum

endişeyle bekliyorum .....

16 Mayıs 2008 Cuma

gözlük sevdası


o elleri tutmasam saniyede gözlüğü alıp yere atıyor :)

12 Mayıs 2008 Pazartesi

güzellerim


işte benim miniklerim, güzellerim

ılgaz'ın sünneti


işte sünnet organizasyonunun ve pastanın sahibi benim yakışıklı yeğenim Ilgaz

pastanın son hali


yataktaki minik oğlanı pastasına yerleştirdik
her bir yanına nazarlıklar ve maşallahlar döşedik

9 Mayıs 2008 Cuma

sünnet


yorganını gözüne kadar çekmiş yarın ki sünnet düğününü bekleyen bir minik oğlancık :)

7 Mayıs 2008 Çarşamba

yol seçimi - sarı çizgiyi geçmek - metrostres


yeni ofis bir yol karmaşasına soktu ki beni -seçen seçilen kalan ezilen- her türlü sıkıntı mevcut

her seçimin içinde bir fedakarlık barındırması adil mi ?


*
toca derki ben servisle gideyim sen arabayla git

artılar
- bas git mis gibi işyerinin kapısına kadar

eksiler
- tocanın serviste midesi bulanır, bunu düşün senin de arabada için karışsın bencil hisset bunal
- servis çok erken saatte kalkıyor, uyandığında tocayı göreme, çoktan gitmiş olsun, akşam eve geldiğinde sofrayı kur bekle ki gelsin, hem sabah hem akşam beraber olmaktan feragat et
- çakıl uyandığında tocayı göremesin, "baba baba" diye mızırdansın iyice gömül kendi çukuruna

*
tocayla levente git ordan metroya bin

artılar
- sabah tocayla kalk yolu birlikte geçir
- metroya bin trafiksiz hoop diye gel
- metro şirkete uzak hava güzel biraz da yürüyüş yap

eksiler
- metro kokuyor, öyle böyle değil ciddi ciddi kokuyor, havalandırma felaket biri veriyor nefesi diğeri hoop diye geri alıyor, yeni hava yok mecbur birbirimizin nefesini soluyoruz, felaket
- hergün bir kavga veya hırsızlık oluyor, nedir bu milletin durumu anlamış değilim. Her sabah bir kadının ciyk ciyk bağırışlarını dinle, puuf (istanbul metrosu ankara metrosunun ancak 120'de biri kadar iyidir, ankarada metro mis gibidir, insan metro güzargahında bir yere gidecekse neyle gitsem diye düşünmez bile)
- her gün ayakkabı taşı, yürüyüş için ayrı şirket içinde ayrı, yol süper topuklularla yürünecek düzgünlükte değil
- taşımamak için bilgisayarı şirkette bırak, akşama aklına bi şey gelir ya da lazım olursa metroda yük olmasın diye almadığın bilgisayarı ancak hayal et, mızmızlan..

*
arabayla çık önce tocayı bırak sonra işe git, dönüşte de al

artılar
- yolda beraber ol
- işyerinin kapısına kadar arabayla git

eksiler
- istanbul en kötü trafiğinde maslak - şişli arasında sabah akşam birer saatten en az 2 saat geçir
- ayda 150 YTL otopark parası öde
- her sabah işe her akşam eve geç kalma stresi yaşa

buyrun seçin bakalım

6 Mayıs 2008 Salı

hıdırellez


Yaygın inanışa göre 5 Mayıs’ı 6’sına bağlayan gecede Hz. Hızır ile Hz. İlyas her sene o gece bir araya gelir; hem yazı müjdeler hem de ağaçlara asılan dilek yazılı kağıt ve çaputları toplarlarmış.

Biz bu sene onlara zahmet olmasın diye gül ağaçlarımızı boş bıraktık

her yerde bir sürü dilek, bize geldiklerinde dinlensinler şöyle bir ooh desinler istedik

-yalan tabi ki, unuttuk :( biz olayı 6 mayıs gecesi sanıyorduk-

bereket ve bolluk gelsin diye yiyecek kavanozlarının kapakları açık tutulur, kapılara bereket kaseleri asılır

-e bunu da unuttuk :( zaten dünyada yaklaşan kıtlık da var, bakalım bu sene nasıl geçecek-

ben dileklerimi gene de söyledim, sonuçta Hızırdır, bakarsın bir kaç gün oyalanmıştır :))

1 Mayıs 2008 Perşembe

bir buçuk


kızımın bir buçuk yaş pastası