25 Ağustos 2009 Salı

kampanya

yorum bırakan tüm arkadaşlarımdan özür dileyerek bu yazıyı kaldırıyorum; blogun ofis ve iş camiyasından bu kadar takip edildiğini bilmiyordum, bir dizi yanlış anlamaya ve benim tarafımda karın ağrısına yol açtı :)
hayat hoş, eğlen coş diyerek konuyu kapatalım, napalım :)

24 Ağustos 2009 Pazartesi

italian woman :)


dün pizza yaptım

3 farklı;

* turkish pizza; beyaz un, mozzarella, cheddar, pastırma salam vs
* standart mix; kepekli un + beyaz un karışımı, mozzarella, salam, sucuk, mısır, zeytin vs vs
* vegeterian; kepekli un, her çeşit bol peynir, pesto sos, ıspanak, kuşkonmaz.

bu fırsatta yeni pizza taşımı denemiş oldum, sonuç başarısız.
mutfak fırınları pizza taşını ısıtacak yeterlilikte ısı vermiyor, taş kızgınlaşmıyor, bu durumda altını pişirmek için taştan alıp yeniden fırına atmak gerekiyor, fiyasko :)

fotoğraf makarna yaptığım günlerden; içinde benim olmadığım post olmasın diye :P

18 Ağustos 2009 Salı

tepetaklak

bizi gömen ya da süren toprak zehirleniyor.
hava yok, havasızlık var.
yağmur yok, asit yağmuru var.
parklar yok, park yerleri var.
eşler yok, ortaklar var.
uluslar yerine, şirketler var.
yurttaşlar yerine, tüketiciler var.
şehirler yerine, yığılmalar var.
bireyler yok, dinleyiciler var.
gerçekler yok, reklamlar var.
vizyonlar yok, televizyonlar var.
bir çiçeği övmek için, "plastik gibi" deniyor…

Eduardo Galeano - Tepetaklak ; Tersine Dünya Okulu syf.202

17 Ağustos 2009 Pazartesi

çok acayip bir sabah


günaydın blog, bu sabah enteresan bir sabahtı, hemen anlatayım;

günlerdir (itiraf ediyorum aylardır) planladığım Dante'yle sabah yürüyüşüne çıkmayı bu sabah başardım.

Saatimi 6.00'a kurdum ve sabahın serininde çıktık Dante'mle gezinmeye.
bütün site uyuyordu her yer çok sessizdi, yukarıya çamlığa ve göksu ormanına gittik, Dante çılgın gibi koştu, bir ara yarıştık elbetteki Dante kazandı :)
ben dilim dışarda banklarda otururken bir amca geldi, yanıma oturdu
82 yaşındaymış, en son ispanya ateşesiymiş, "artık uyuyamıyorum
insan gençken en çok sabahları uyumak istiyor, yaşlanınca da sabahları uyumayan birilerini bulmak" dedi.
çok keyifli bir sohbetti, dedi ki bana "kızım, sen sabahın bu saatinde böyle gülümseyebiliyorsan hayatta sana hiç bir şey olmaz"
pek anlamadım dedim uzun uzun anlattı, sonra sabah gülüşümü akşama dek eriten şeyleri düşündüm sırasıyla. neyse günlük bunlar derin konular seni aşar :)

ama amca süperdi, bütün dünyayı gezmiş, yaşam gurusu gibi bir şey olmuş. utanmasam her sabah bu saatte burda buluşalım diyecektim :)

sonra dönerken dantenin yorgunluktan canı çıkmış olduğu için ayağımın dibinde yürüdüğünden tasmasını takmadım. Dante bağsız ve yorgun eve dönerken yolda bir alman kurdunu tasmalı bir şekilde gezdiren bir adamla karşılaştık. Çağırdım dante yanıma geleceğine kurdun yanına gitti. Ben peşlerinde tabi ki, bunlar koklaşmaya başladılar.
"neyse ki korktuğum gibi bir karşılaşma olmadı" dedim kurdun sahibine
"Aaa Ralf çok uysaldır, ağırbaşlıdır. Sizinki değil midir yoksa?" dedi.
"Öyledir tabi de sonuçta köpektir ne olacağı belli olmaz" dedim
adam güldü.
daha yüzünden gülücüğü toparlamamıştı ki kurt danteye saldırdı!
ne yapacağımı şaşırdım, Dante tasmasız araya giremem, zaten yanaşamadım bile
adam kurdu tasmasından çekti, ayırmak için bedenen araya girdi.
neyse aldım danteyi, baktım kulağı yaralanmış kanıyor, ama mühim bir şeysi yok
tam adama döndüm, hani ralf uysaldı ağır başlıydı ne oldu şimdi diyecektim ki
"ben yaralandım" dedi adam
onları ayırmaya çalışırken araya bacağını soktuğu için kendi köpeği onun kasığını ısırmış,
eşofmanın altında leke giderek büyüyor, adam "kendi köpeğim beni ısırdı büyütecek bir şey yok vs" dediyse de canının çok yandığından eminim. Erkeklerde bir garip karizma telaşı oluyor, "yandım allah" deyip eczaneye hastaneye koşacaklarına, yok canım yok bi şey deyip ayakta kıvranıyorlar. sanırım farklı bir uyuşturma bloklama hormonları var hemen devreye giriyor, neyse blog bu konuyu biraz daha araştıracağım. detaylı bilgi veririm sonra sana :)

çok üzüldüm blog, kapıdan burnumu her dışarı çıkarışımda bir macera yaşıyor olmam beni korkutuyor artık :)

not: fotoğraf tabi ki çok eski, dante gözünüzde küçük ve savunmasızmış gibi canlansın, olayı iyice egzajere edeyim diye özellikle bu fotoyu koydum :) kötü kurt, hain kurt, yaramaz ralf, sahibini yedi yaw :)

10 Ağustos 2009 Pazartesi

mesele anlaşıldı


mesele anlaşıldı, kreş psikologumuzla tekrar görüştüm
sabah Çakıl'ın "düşmanca!" davrandığı minik kızın sarı crocs'ları varmış,
Çakıl'ın en hassas noktasıdır, biz o crocslar çantamızda geziyoruz.
Kızımın zoruna gitmiş belli ki, başkasında da olması

benim minik kuzum
bu daha ne ki,
seninle aynı saçı kestiren, tıpatıp aynı renge boyatan arkadaşların olacak
aynı çocuğa aşık olacaksınız daha :)
tıpatıp aynı şeyleri neşeyle satın alacağınız dostların olacak, ikiz gibi giyinip gezeceksiniz
aynılıklara, paylaşmaya, herkes gibi olmaya, bütünün bir parçasıyken farklılaşmaya alışacaksın...

şoktayım ...



çakılın ilk kreş günü ..
biraz önce kreşin psikologu ile konuştum
yanlış anlamazsanız bugün çakılı diğer çocukların yanına küçük aralıklarla alacağız genelde ayrı tutacağız dedi
çocukların saçlarını çekiyor, sıkıştırıyor burdaki çocuklar ondan korkuyorlar şu anda dedi
ne?, pardon? yanlış veliyi aramış olabilir misiniz? dedim
çakıl mı? nasıl yani? dedim

şoka girdim, kesin karıştırıyor canım, ben çakılı bugüne kadar oyuncak bebeğe bile kızarken görmedim

şifremi aldım webden izlemeye başladım
gözlerimi dana gözü kadar büyütüp, çenemi belime kadar düşürerek izledim
evet çocukların üzerine üzerine gidiyor, açık..

şoktayım inanılmaz geliyor
psikolog çocuklarla iletişime diyaloga alışkın olmadığı için böyle olduğunu ilk başlayan çocukların çoğunun böyle olduğunu vs söylüyor telefonda

çakıl hem doğum burcu, hem yükseleni akrep olan bir kız
içindeki akrep'in bir gün dışarı çıkacağını biliyordum, o gün bugünmüş

şoktayım çok acayip şoktayım ....
çakıldan bahsediyoruz yahu, hani incinir diye topa vuramayan çakıl, hani bir çocuk bağırarak ağlıyor diye korkup kolumun altına saklanan çakıl, hani ağzındaki lokmayı istese biri çıkarıp veren tüm oyuncaklarını danteyle paylaşan çakıl...
şoktayım çok şoktayım ...

9 Ağustos 2009 Pazar

mutlu yıllar ılgazım


cumartesi günü benim minik yeğenim Ilgaz'ın doğumgünü idi.
"minik" doğru bir kelime seçimi değil belki de,
öyle çabuk büyüyorlar ki ...
Ilgaz enerji patlaması ve kıvrık zekasıyla ünlüdür, tam da bunların bol oldugu bir doğumgünüydü
mutlu yıllar ılgazcım, aynen devam :)

5 Ağustos 2009 Çarşamba

güzel bir sabah

güzel bir sabah, işe erken geldim
sonra tek tek insanlar gelmeye başladı
kimi neşeyle girdi içeri, kimi uykuyla
eksikler var gelmeyenler, tatildekiler, başka işlerle boğuşanlar
yeniler var adını bilmediklerim
sohbetini özlediklerim var, kafamı kaldırıp iki satır dertleşmeyi ihmal ettiklerim
bugünü sabırlı, sakin ve huzurlu geçireceğim
Planlamak mühim, ertelemek değil; ama acele etmemek.
acele etmek bir erdem değil galiba....