30 Temmuz 2009 Perşembe

8 / ∞


biliyorsunuz sayfalarca yazabilirim
hep yazdım, gene yazsam gene bir aşk mektubu yazarım muhtemelen
ama bu sene yazasım yok, bu sefer bekliyorum ....

27 Temmuz 2009 Pazartesi

alaska frigo ...


her açtığınızda bufola kafası kadar ayağımla karşılaşmayın di mi artık :)
zaten alçıyı çıkardım, ayağımı iyileşti kabul ediyorum, ağrısına sızısına kulak asmıyorum
fotoğraf mucit özertürklerin yazlık sinemasından :)

13 Temmuz 2009 Pazartesi

hükümet gibi kadın


hükümet gibi kadın derler ya işte öyle bir kadınım ben blog :)
daha bir gündeme alışamamışken hoop bir yenisini çıkarıyorum.

tatil süperdi, yani sosyetik plajlar mı dersin, aile saadeti mi dersin, çakılı büyükanne-babalara teslim edip sabaha karşı eve gelmeler mi dersin, yemeler içmeler, dalmalar çıkmalar, balıklara karışmalar mı dersin, hala tuzu damağımda ...

cumartesi gece yarısı eve dönüp pazar sabah 5'te kalkmak suretiyle taşındık. Bayağı taşındık, bitti yani (biten kısım sadece taşınma safhası, yerleşme safhası için bitti yazmama nerden baksan 2 hafta var ama neyse)

sonra pazar akşamı bu fotoğraftaki muhteşem beyaz botu edindim :)
tam taşınma bitmişken daha nakliyeciler toparlanırken ayağımı kirişe çarptım
sağlam acıdı, geçer sandım uyudum uyandım geçmedi. sonuçta bir kırık ve koca bir alçıyla eve döndüm.

ama ne iyi yaptım taşınmakla anlatamam
bu sabah 07.40 evden çıkış, 08.07 işyerinin otoparkına giriş.
süper ötesi şahane, feda olsun taşınırken telef olan eşyalarım, kemiklerim :)

2 Temmuz 2009 Perşembe

ruhum sarışın :)


- Dün gece yarısı gittiğimde ya uyumuş olacağını ya da uyumasa da iki gündür görüşmediğimiz için beni görünce tersleneceğini düşünüyordum, kapıyı açtı ve kollarını kocaman açıp gözlerini büyütüp, sırıtarak “anne geldiinn” dedi, şaşırmış ve mutlu bir ifadeyle. Ezdi beni, yine dağıttı, geldiğime şaşırdı resmen. Her gün başka bir ders veriyor bana, eğitiyor beni, büyütüyor belki de...
- Bana sımsıkı sarılıp uyudu, sevmez öyle kucak kucak aslında, özlemiş kuzu, sıcağa aldırmadı. Pek huyum değildir ama gündüz telefon açıp akşam sana ne getireyim dedim (ne var şımarsın azıcık, her akşam mı soruyoruz yahu) ne cevap verdi, “saç bandı” :) kokoş olacak belli.
- Günlerdir şimdi anlatıp kendim dahil kimseyi bunaltmayacağım abuk sabuk sebeplerle uykusuzdum, dün gece 12’de yattım 3.30 uyandım. Çıt yoktu aslında. Sonra Alberto’ya baktım, 8 sene önceki bir başka gece geldi gözümün önüne. Tıpatıp aynı ifadeyle uyuyordu yanımda :) Sıkıntılı adamdır aslında, her ne kadar rahat olmak gerektiğine dair büyük cümleler kuruyorsa da sıkıntılı, stresli adamdır ama eğer uyumayı başarmışsa hep huzur olur yüzünde, huzuru seyrettim dün gece uzun uzun.
- Dün gece en can dostlarımdan birinin 4 saatlik görüşmemizin ilk 3 saati ne kadar mutlu ne kadar acayip mutlu olduğunu dinledikten sonra, sonunda ağlayışını izledim, hala kendine mutlu olduğunu telkin etmeye çalışışını. Kimsenin kimseye hiç bir faydası olmaması ne garip, elini tutup mutlu değilsin güzelim, biraz keyif alıyorsun yaşadıklarından hepsi bu demek istedim. Yanılmayı öyle çok istiyorum ki.
- Çok acayip bir adamla tanıştım, siz nasıl istiyorsanız öyle yapalım ama ben böyle istiyorum dedi. Nasıl saçma bir cümle ve nasıl sağlam bir taktik hayata karşı, takdir ettim, kullanabilir miyim sanmam, ben bu cümlenin ya ilk kısmını kurarım ya son :P
- Teoman’ın yeni albümü hayatımın fonunda her daim her yerde; ben dilekçe yazıyorum “ne yazık sevgi yok hiç gözlerinde” diyor Teoman, hemen silkelenip dilimi değiştiriyorum. Telefonum çalıyor numarayı görüyorum iptal ettiğim kartım için bankadan arıyorlar “boşver konuşma” diyor Teoman açmıyorum telefonu. Bir de “ruhun sarışın” diyor bana arada, gizliden kızarıyorum :)