29 Eylül 2009 Salı

her yönden sarışın :(

“Nerdesin” dedim
“D&R’dayım kitap alıyorum” dedi
“Bana da bir kitap alır mısın, sen seç” dedim
“Tamam” dedi
Kitabı verdi
“Sana kitap almak için bestseller reyonuna bakmak zorunda kaldım” dedi
Ağır geldi, çook ağır geldi.
Kendimi kültür ve sanata adayacağım
Şu dizi’m bitsin, sonra magazin forever var o da bitince belgesel izleyeceğim.

28 Eylül 2009 Pazartesi

muskat cevizli kurabiye



muskat cevizli kurabiye yaptık çakılla,
tarifi soyle;
* 200 gram) un
* 1/2 çay kaşığı karbonat
* 120 gram tuzsuz tereyağı, oda sıcaklığında
* 100 gram kahverengi şeker
* 1/2 çay kaşığı fleur de sel VEYA 1/4 çay kaşığı deniz tuzu
* 1 çay kaşığı vanilya özütü
* 1 çay kaşığı muskat cevizi rendesi
* 1/2 çay kaşığı tarçın
* 150 gram beyaz çikolata, irice kıyılmış

Yapılışı
1.Tarifi uygulamaya başlamadan yaklaşık yarım saat önce tereyağını buzdolabından çıkartıp oda sıcaklığına gelmesini sağlayın.
2.Un ve karbonatı bir kaba eleyin ve bir kenara ayırın.
3. Tereyağını karıştırma kabınızda iyice yumuşayana kadar çırpın. Kahverengi şekeri, vanilya özütünü ve tuzu ekleyip 2-3 dakika daha çırpmaya devam edin. Ardından elediğiniz kuru malzemeleri, muskat cevizini ve tarçını ekleyip mümkün olduğunca az karıştırmaya dikkat ederek bir hamur elde edin.
4.İrice kıydığınız çikolata parçalarını da ekleyip bir araya gelene kadar biraz daha karıştırın.
5.Hamuru tezgaha alıp ellerinizin yardımıyla toparlayın ve ikiye bölün.
6.Hamurun her iki yarısını da 4 cm çapında silindir haline getirip streç filme sarın ve buzdolabında en az 2 saat (ben 3 saat beklettim) soğumaya bırakın.
7.Fırınınızı önceden 165 derece ısıtın.
8.Buzdolabından çıkardığınız silindirleri keskin bir bıçak yardımıyla 1.5 cm kalınlığında keserek önceden parşömen kağıdı serilmiş fırın tepsisine aralarında 2.5 cm boşluklar kalacak şekilde yerleştirin.
9.Kurabiyeleriniz keserken dağılırsa dert etmeyin, elinizle sıkarak bir araya getirin.
10.Tek seferde sadece bir tepsiyi fırına vermek şartıyla kurabiyeleri 12 dakika boyunca pişirin. Bu 12 dakika sonunda kurabiyeler pişmemiş gibi görünebilir ama bu sizi aldatmasın, doğru yoldasınız.

Not:
Tarif cenk'in korova kurabiyelerinden uyarlamadır, burdan kendisine teşekkür ederim.

25 Eylül 2009 Cuma

15 Eylül 2009 Salı

zor günler


Sevgili günlük,

Bu kez sana Samsun havaalanı'ndan yazıyorum ve elbetteki buraya sana pikaboo! yapmak için gelmedim. Yurdumun enterasan yargı anlayışında; yokluğumuzda karar verilmesine yönelik talebimizin 3 kez üstüste reddedilmesi neticesinde hakimin illaki gül cemalimizi görmek istemesi kaprisi kapsamında görevimizin başındaydık. İyi bir dava kazandık, yüzüme okunması da ayrı bir keyifti :) burdan TSE vekillerine üzüntülerimi iletirim :P

Acayip günler geçiriyorum, zor günler.
Önce Choona hastalandı, Çakıl adam akıllı okullu oldu 2 gün, sabahtan akşama okulda mesai yaptı, ardından Dante hastalandı. Cuma akşamı yarı baygın vaziyette karşıladı bizi. Ayağını çatlatmış (evet biliyorum ailemizde var bu huy, genetik galiba) ordan yayılan iltihap halsizlik yapınca ölü köpek bakışı neymiş hepimiz gördük. Sabır savaşı verdik, çaresizlik ne zor be günlük. O orda öylece yatıyor ve senin elinden başını okşamaktan fazlası gelmiyor, insanın deliresi geliyor. Bilmem kaç yıllık insanlık tarihimizde en azından ufak bazı iyileştirici güçler edinecek şekilde evrimleşmiş olmalıydık şimdiye. Neyse ki antibiyotik denen ilaç bulunmuş, ikinci gün gözünü açtı kendine geldi dandik'im.

De ki bu kadar mı, ıı ıhh :(
ama devamını burda anlatabilir miyim ona da ıı ııh :(
Bir arkadaşım kelebeklerimi istedi verdim, defterinin arasında kurutacakmış diyeyim.
Öyle pek coşkulu şeyler bekleme benden bu sıralar diye yazıyorum günlüküm gündelikim.
Duygusal denge formülü üzerinde çalışıyorum, başlangıç seviyesindeyim henüz.

Aklıma gelmişken herkese bir şeyler olmuş, 4 kişilik en yakın kız kankalarımın benden kalan tamamı duygusal koç, yaşam koçu, astro nlp, nefes egzersiziyle stres yönetimi vs vs patlamış durumdalar. Bu her şeye anormal pozitiflikle bakan "olsun bu da küllüğün enerjisi demek o da kapağı kapansın istemiyor, kırmış kendi kenarını kapanmamak için" filan şeklinde yorumlar yapan tayfadan "imdaaakkkk" diyerek uzaklaşasım var.
Bu nedir yahu, tamam ben de rasyonelliğiyle nam salmış bir insan değilimdir ama bu hakikaten yenilir yutulur düzeyde değil, sabrımın son çeyreğini dönüyorum burdan ilan olsun!
Belki de bir yaşam koçuna ihtiyacım var, hah içim de sıkıştı; nefes egzersiz koçu mu tutsam, astro nlp daha mı iyi....

10 Eylül 2009 Perşembe

her şey sende gizli




Yerin seni çektiği kadar ağırsın
Kanatların çırpındığı kadar hafif..
Kalbinin attığı kadar canlısın
Gözlerinin uzağı gördüğü kadar genç...
Sevdiklerin kadar iyisin
Nefret ettiklerin kadar kötü..
Ne renk olursa olsun kaşın gözün
Karşındakinin gördüğüdür rengin..

Ne kadar yaşarsan yaşa,
Sevdiğin kadardır ömrün..
Gülebildiğin kadar mutlusun
Üzülme, bil ki ağladığın kadar güleceksin
Sakın bitti sanma her şeyi,
Sevdiğin kadar sevileceksin.
Güneşin doğuşundadır doğanın sana verdiği değer
Ve karşındakine değer verdiğin kadar insansın

Ay ışığındadır sevgiliye duyulan hasret
Ve sevgiline hasret kaldığın kadar ona yakınsın
Unutma yagmurun yağdığı kadar ıslaksın
Güneşin seni ısıttığı kadar sıcak.
Kendini yalnız hissetiğin kadar yalnızsın
Ve güçlü hissettiğin kadar güçlü.
Kendini güzel hissettiğin kadar güzelsin..

İşte budur hayat!
İşte budur yaşamak bunu hatırladığın kadar yaşarsın
Bunu unuttuğunda aldığın her nefes kadar üşürsün
Ve karşındakini unuttuğun kadar çabuk unutulursun
Çiçek sulandığı kadar güzeldir
Kuşlar ötebildiği kadar sevimli
Bebek ağladığı kadar bebektir
Ve herşeyi öğrendiğin kadar bilirsin; bunu da öğren,
Sevdiğin kadar sevilirsin...

Can Yücel

7 Eylül 2009 Pazartesi

gece örter üstümü / sesim çoğalır su olur

Canım günlük,
oldukça keyifli bir haftasonu geçirdik, dağlar yaylalar tam bana göre.
kim ne derse desin doğa insanıyım çıplak ayak yürümem lazım belli aralıklarla, börtü böcek, kirpi tilki halleşmeliyim
yoksa terazinin topuzunu kaçırıyorum maalesef.
iyi geldi çok iyi geldi.
çakıl enerjisini attı koştu zıpladı
ben sulara bıraktım sıkıntılarımı, rehabilite oldum.
gece yarısı uzun saatler verandada oturup sessizliği dinledik
bir kirpinin minik ayaklarıyla kuru yapraklarda çıkardığı kocaman seslere şaşırdık
konuştuk gülüştük
bir gece bir ormanda sabahlamayanın hayatı eksiktir bu kadar net söyleyebilirim.

Eğer gece dikkatlice dinlersen;
karanlığın yaratıklarını duyarsın, hepsi kutsanmıştır
Baykuşlar, cırcırböcekleri, kurbağalar, gece kuşları..
ve güzel şarkılar duyarsın, daha önce hiç duymadığın şarkılar.
Yüreğinle dinle.. Dinlemeyi hiç bırakma..."
-henery quick bear, Lakota kabilesi