28 Şubat 2010 Pazar

bu anı daha önce yaşamıştım

Murat Gülsoy'un okuduğum ilk kitabı "Bu Anı Daha Önce Yaşamıştım"
Yazar anlatım dili ve kurgu gücüyle ilk sayfalardan itibaren büyülüyor. Yazdıklarının kurmaca olduğunu, okuru kitaba yabancılaştırarak satır aralarında hatırlattığı halde, kurmaca değilmiş gibi okumanızı sağlıyor.
Kitabı hızlıca okuyup bitirdim ve yazarın "Sevgilinin Geciken Ölümü" kitabına başladım.
Keyifli bir tanışma oldu.

Kitaptan altını çizdiğim kısa bir bölüm;
"Mutlusun. Aşıksın. Arzu ile sarıldığın bedenden sende kalan koku kaybolacak diye korkuyorsun. Şu dünya yüzünde, şu hayat içerisinde farklı ve biricik olduğunu hissediyorsun. Sanki sen, eski sen değilsin de başka birisin. Sende gömülü bekleyen ne varsa onun ellerinin dokunuşuyla birer birer açığa çıktığından beri büyük hikayelerin kahramanları gibi yaşıyorsun. Bu kadar yukarı çıktığın için başın dönüyor, korkuyorsun. Varoluşun tahterevallisi senden yana olduğu anda, en tepeye çıktığın anda, aşağıyı görüyorsun. Ayrılık, ihanet, acı, belki ölüm bekliyor seni aşağıda. Aşağıda kaybetmek var. Ne yapacağını bilemiyorsun. Bildiğin tek şey, yükseklik korkusunun aşkı öldürdüğü..."

27 Şubat 2010 Cumartesi

iki çıraktan bir usta


Hocam, üstadım, mirim, yakın dostum Nori ile epey zaman evvel "iki çıraktan bir usta" adında bir blog açmıştık, sürekli yeni tarifler deneyen iki mutfak acemisi olarak (ki Nori büyük şeftir, acemi sıfatı bana daha uygun) burada tecrübelerimizi paylaşmayı hedeflemiştik.
Yakın zamana kadar elimiz değmemişti, bugünlerde blog cana geldi, konuk şefler filan, gazozumuz kaçmadan...
Bundan sonra mutfak tecrübelerimiz için burdan buyrun efendim :) tık

21 Şubat 2010 Pazar

yalnızlık gittiğin yoldan gelir


Sadece kitapsever değil kitap çok sever Selçuk Altun’un bu romanı bana olağanüstü keyif verdi. Yazarın ilk romanı olan Yalnızlık Gittiğin Yoldan Gelir benim de yazarla ilk tanışmam. Kahramanın kitaplarla olan ilişkisi üzerine kurulduğu için kitapta geçen yazarlar ve şairlerin çoğu benim için şu anda keşfedilmeyi bekleyen küçük cennetçikler. Bu kitabı yazdığında Selçuk Altun 51 yaşındaymış. Söylediğine göre Altun bu kitabını yazmadan önce 4000 kitap okumuş. İçinden yazmak arzusu taşmış belli ki. Yoksa yıllar yılı yoğun şekilde finans sektöründe çalışan biri için birden yazmaya başlamak ancak geçici bir heves olabilirdi.

Diyorlar ki; yazarın her kitabında sürekli kitaptan bahsetmesi bazılarına sıkıcı gelebilir. Olabilir. Ama sıkılanlar düşünsün. Ben kitaplar, yazarlar, şairlerle dokunmuş romanları bayılarak okuyorum.

Kitabın adı yazarın ve başkahramanın çok sevdiği yazar Oktay Rıfat'ın bir şiirinin son dizeleri;

"Mutluluk bir çimendir bastığın yerde biter/ Yalnızlık gittiğin yoldan gelir"

15 Şubat 2010 Pazartesi

Latino / Sicimoğlu :)


MFÖ’nün “Peki Peki Anladık” şarkısındaki “Sen neymişşin be abi”sinin, hatta “Deli Deli Kulakları Küpeli”nin “Delisi”nin de Ayhan Sicimoğlu olduğunu biliyor muydunuz! :)

12 Şubat 2010 Cuma

yağmurunu sevdiğim istanbul..


Bugün Cuma

Hava leziz. Serin, güneşli, yağmurlu.
Haftasonu hem Cumartesi hem Pazar akşamına program yapmış olsam da gündüzleri evdeyim, mis gibi. Sadece dizi izleyip saatlerce anlatan insanlardan biri olmama ramak kaldı :P
Yapılacak ne çok şey var aklımda, henüz adlarına proje demiyorum, o kadar sıkıcı olmadım daha.

Birikmiş filmlerim var, kitaplarım, çakıl taşım.
Yeni kelimeler düşünüyorum her daim.
Yaptığım hiç bir şeyin kıyısında kalamıyorum ben, her tarafım, her yönüm o iş oluyor, o işten ibaret kalana dek gidiyor bu...
Bu yüzden haftasonları güzel şeyler, aklı durultmak ve mola vermek şart.
Bir mola çakılla resim yapmaya başlıyoruz, hop bir de kahve yapıyorum kendime koca fincan, iki satır kitap okuyorum, bir kaç ilmek örüyorum.

En sevdiğim hırkam üzerimde, parmak uçlarım mor, burnumda yeni biriktirilmiş anıların kokusu...

8 Şubat 2010 Pazartesi

şubat güneşi

Dallarda sincapları aradı gözlerimiz, havalara baka baka yürüdük.
muhteşem bir şubat güneşi vardı haftasonu
bugünse sis bembeyaz sır perdesi,
gökyüzü de amma melankolik yahu :)

4 Şubat 2010 Perşembe

grevdeyiz


Türk-İş, DİSK, KESK, Hak-İş ve Kamu-Sen'in ortak kararıyla Tekel işçileriyle dayanışma için bugün 08.00-17.00 saatleri arasında grev yapılıyor.
Bu sayfaların yazarı Gezgeç de Tekel işçilerine destek veriyor, bugün başka post yayınlamayacak.

Bilginize...

1 Şubat 2010 Pazartesi

sahilde kafka


Okudum, baştan sona keyifti.
Murakami ile ilk tanışmamdı, "imkansızın şarkısı"nı okumayı hedefliyorum şimdi.
Sonu biraz hayal kırıklığı yarattı aslında, ama kurgusu ve anlatımı çok başarılı bir kitap...
keşke orjinal dilinde okuma şansım olsaydı, sanki çeviride yavan kalmış yerler var gibi geldi bana.
Kitap yanımda olmadığı için altını çizdiğim yerlerden alıntı yapamıyorum şu anda, belki sonra eklerim.
Öykü bambaşka olmakla beraber aklımda kalan şu ki;
Kapanması gereken bir giriş taşı var, taş bir dönemi açmış, o dönemin artık kapanması gerekiyor.
Yaşanan yaşanmış, "kurşuni bulutlar"ın altında bir sürü insan karşı karşıya gelmiş, bir sürü söz sarfedilmiş, bir dolu aşk yaşanmış, bir sürü rüya görülmüş, tüm yaşananlar rüya mı gerçek mi bir türlü bilinememiş, bu pek de kurcalanmamış ama artık bir yaşamın/zamanın sonuna gelinmiş.
işte bu durumda giriş taşının yerinden kaldırılması, sonun habercisi tüm alametlere kulak verilip "giriş"in kapatılması gerekir artık. nedeni yoktur. sadece öyledir.

yaşamınızın giriş taşlarını açma ve kapama gücünüz var mı?