26 Nisan 2011 Salı

haberler

Günaydın blog, önce kötü haber
yeni fotoğraf makinemi de kaybettim
aradım taradım yok, hiç bir yerde yok 
sakin oldum şeytan geri getirir diye bekledim gene yok. 
velhasıl bir süre daha telefonlarla çekilmiş dandik fotolarla başbaşayız hepberaber, very sorry. 
dünkü tatlı krizimi yukarıdaki kaseyi lüpür lüpür yutmak suretiyle hafiflettim
tamam yalan, bi de yatarken mutella yedim. İkisi ancak insana çevirdi beni.

Önce kötü haber deyince ister istemez bir iyi haber beklentisi oluyor di mi?
Ben de bekliyorum, dur bakalım...

rüzgara karşı...


Bahar geliyor gibi sanki.
En çok özlediğim şey bisiklete binmek.
Yola çıkmak, rüzgarı karşıma almak ve dengede kalmanın keyfini çıkarmak.
Bunu; bu haliyle yaşama da uygulamak....

22 Nisan 2011 Cuma

unutmak üzerine

merhaba blog, unuttun mu beni?
ben neleri unuttum biliyor musun sen yokken.
çok güzel "an"ılarım vardı, unutuyorum ağır aksak
unuttukça eksiliyor, yoksunlaşıyor bir o kadar da hafifliyorum.
ama şunu anladım ki, insan bi şeyleri unutmak istedikçe tekrarlıyor, sabitliyor, saplanıyor
sen sen ol blog, unutulacak bi şeyler varsa; unutmayı iş edinme!
akıl çok büyük bi şey, hemen bir uçurum yaratıyor
sırf senin için unutulasıları o uçuruma yuvarlayıveriyor her gün biraz.
bir aydan uzun olmuş, yazacak anlatacak bir sürü şey vardı blog'cum, unuttum tabi şimdi.
Aklımda tuttum tuttum, bugün yazarım, yarın anlatırım dedim
sonra çok zaman geçti, ben de yolumu değiştirdim; bu sefer unutmak üzere yola çıktım, yola çıkar çıkmaz unuttum bi şeyleri. 
Ya da kandırdım kendimi; kanmışlığıma inandım sonra. Ne farkeder ki?
Şu an itibariyle yazılmamış blog yazılarımın, temize çekilememiş duygularımın, ertelenen "an"larımın, anlamaya çalışmalarımın, var edip yok saymalarımın, yok edip ardından ağlamalarımın pek önemi kalmadı.
Hadi şimdi sen de unut be blog,
bi gayret yeniden başlayalım, sırtımızı bahara yaslayalım
hem daha hatırlanacaklar var, tekrarlanacaklar, coşturup eski ısısına getirilecekler var...