27 Mart 2012 Salı

iyidir aslında

Sevgili günlük,
bu sıralar en çok kitap okuyorum, güzel hikayeler var, envayi çeşit insan ve bakış açısı.
kokusuna bayıldığım bergamotlu çayımdan içiyor, soğutup nane ve limon ekleyip tekrar içiyor, kaynatıp karanfilleyip tekrar içiyorum. 
hiç bi şey izleyemiyorum, bi tek leyla ile mecnun.
Mecnun'un "biz simiti yeyince ortasındaki boşluğa ne oluyor" tadında felsefik saçmalıklarına bayılıyorum
bahar içime içime doluyor, yakında burasının kır çiçekleri ve kuş sesleriyle dolacağını, banka oturmak için sırasını bekleyen çalışanların birbirleriyle kaynaşıp vakit çok geç olmasına rağmen içeri girmek istemeyeceklerini düşünüyor, gülümsüyor, akşam olduğunda gündelik işler dışında hiçbir şey yapmadan eve dönüp ve bunca sıkılmama rağmen yine de gün çabuk bitti diye sızlanıyorum.
hepsi bu.
rutin .
iyidir aslında.

19 Mart 2012 Pazartesi

en güzel şeyler; bize, çılgınlığın fısıldadığı ve aklın yazdırdıklarıdır



Peşpeşe bir kaç tane Andre Gide kitabını yeniden okudum bugünlerde.
"Pastoral senfoni", "Dünya Nimetleri ve Yeni Nimetler" ve "Kadınlar Okulu".

Andre Gide'yi ilk okuduğumda özgürlük duygusuna bu kadar tutkuyla bağlı birinin var olabilmesi beni heyecanlandırmıştı. Yıllar sonra okuduğumda aynı özgürlük duygusunu ancak bu kez yaşama sevinciyle, coşkuyla umutla perçinlediğini daha net hissettim.

Yazar herhangi bir şeye bağlanmamakta ve yaşamının her gün daha da iyi olacağına inanmanın öneminde o kadar ısrarcıdır ki; kendi kitabı için şunları söyler;

"kitabım, kendisinden çok kendinle ilgilenmeyi öğretsin sana, sonra kendinden çok her şeyle ilgilenmeyi.... daha sonra kitabımı at; hayat karşısındaki binlerce tutumdan biri olduğunu düşün onun. sen kendi tutumunu ara.... ve varlıkların en yeri doldurulmazını oluştur.

Ve dünya nimetlerinden bir alıntı;
'...
kim olacağımı bilememekten ötürü tasalanıyorum; kim olmak istediğimi de bilmiyorum; ama seçmek gerektiğini pek iyi biliyorum. nereye gitmeğe karar verirsem beni yalnız oraya ulaştıracak olan güvenli yollarda yürümek istiyorum; fakat bilmiyorum, ne istemek gerektiğini bilmiyorum.
kendimde bin bir mümkünün var olduğunu hissediyorum. fakat bunlardan yalnız bir tanesi olmağa rıza gösteremiyorum. ve her an yazdığım her sözün, her yaptığım hareketin, çehremin silinemeyecek yeni bir çizgisini meydana getirdiğini düşündükçe ürküyorum. öyle bir çehre ki, bir seçime varamadığından, onu cesaretle sınırlayamadığından kararsız, şahsiyetsiz, korkak olarak tespit edilecek...
tanrım, yalnız tek bir şey istemeyi ve durmadan onu istemeyi bana ilham et.
'